Düşünce Sistemleri ve Bakış Açımız
- Canan Yilmaz
- 14 Tem
- 2 dakikada okunur
Günden güne kontrolümüz dışında gelişen olayların dozu artıyor ve her gün tıpkı dün olduğu gibi kontrolümüz dışındaki olaylara aynı reflekslerle tepki veriyoruz.
Çoğu zaman elimizde olmayan bu durumlar karşısında gerçek gücümüzü hatırlamak zorundayız: çözemesek de çözümlemek ve buna göre bakış açısı geliştirmek.
Stoacılar der ki “Bize bağlı olanla olmayanı ayırt edebilen insan özgürdür.”
Bu bize şunu hatırlatır : Kontrol edemediklerimize değil, bakış açımıza ve tepkimize odaklanmalıyız.
İş dünyasında ve hayatta da bazen tek gücümüz bakış açımızdır. Bizi sıkıştıran sorunlara bakış açımızı genişlettiğimizde, yeni yollar ve fırsatlar görünür hale gelir.
Bunu yaparken de hem olaylara ne kadar yakından baktığımız hem de ne kadarını gökyüzü kadar geniş bir vizyondan değerlendirebildiğimiz önemli oluyor haliyle.
Dolayısıyla zaman zaman kendimize sormamız gerekir:
Hayata hangi mercekten bakıyorum? Mikroskopla mı, teleskopla mı?
Mikroskopla baktığımızda detaylar büyür, birinin söylediği bir cümledeki ton, yapılmayan bir işin aksayan yönü, günlük hedefler, küçük pürüzler vs.
Teleskopla baktığımızda ise hayatın daha büyük bir resmi bizi bekler: Nereye gidiyorum? 3 yıl sonra bu yaşadığım veya yaptığım şeyin anlamı ne olacak? Neyi geride bırakmak istiyorum?
iş hayatında da aynısı geçerli; verimlilik, kontrol, anlık çözümler, toplantılar, emailler, birinin haksızca söylediği anlamsız söz veya çok uğraştığınız işteki küçük bir probleme takılan yöneticiniz, kısaca mikroskopla bakıp büyüttüğümüz günlük stresler.
Elbette, zaman zaman mikroskop, zaman zaman da teleskopla meselelere bakmak, yani başka bir deyişle "zoom lens" kullanmak aslında ihtiyacımız olan şey.
Sürekli küçük detaylarda boğularak uzak hedeflere, büyük resme ve uzun vadeli hedeflere odaklanmak mümkün değildir. ister iş yaşamı ister kişisel yaşantımız olsun, gerektiğinde yaklaştıran bir mikroskop gerektiğinde uzaklaştıran bir teleskop kullanmak gerekli.
Bu günlerde her ikisine de çok fazla ihtiyaç var, detaylara inip olan biteni çözümlerken karmaşanın içinde boğulmadan geleceğimizi planlamak, uzun vadeli hedeflerimize odaklanmak, ve onlar, hele ki etki alanımız dışında olan ufak meseleler nedeniyle, ertelememek önemli.
Bazen çözüm; bakış açımızı büyütmekte… bazen de küçücük bir ayrıntıyı fark edebilmekte.
Kabul edelim, ne liderlikte, ne işte, ne hayatta her şeyi kontrol edebiliriz. Ama şunu kesinlikle yapabiliriz:
Kendi bakış açımızı yönetmek.
Son olarak, sevdiğim bir sözle bitirmek isterim:
"Ayının kırk türküsü var kırkı da armut üzerine"
Yani, aynı düşünce kalıplarına takılıp kalmadan, farklı bakış açıları geliştirmeye açık olalım. Ve enerjimizi tüketen, bizi sürekli aynı döngülere çeken insanlardan biraz mesafe alarak, hem kişisel hem de profesyonel gelişimimizi destekleyelim...
Yorumlar